Alzheimer hastalığı tedavisi konusunda çarpıcı bilgiler veren Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Bilgiç, erken dönemdeki alzheimer hastalarında başarılı sonuçlar veren yeni ilaçlar hakkında açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda alzheimer hastalığı tedavisi konusunda da yeni bir dönemin başlayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Bilgiç, konu ile ilgili şu açıklamaları kaydetti:
“2021 yılı ortasında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) “aducanumab” adlı bir ilaca şartlı onay vererek erken dönemdeki Alzheimer hastalarında kullanılabileceğine karar verdi. Bahsi geçen ilaç, Alzheimer hastalığında, henüz hastaların şikayetleri başlamadan beyinde birikmeye başlayan bir protein olan “amiloid”i etkin bir şekilde beyinden temizliyor. Buna karşın bu ilacın erken sonlandırılan Faz 3 çalışmalarında sadece yüksek doz ilaç alan belli bir grupta kısmi bir klinik fayda görülüyor. Bu gelişme ile birlikte bulunduğumuz yıl içinde aynı mekanizma ile etki eden başka bir ilacın da erken dönemdeki Alzheimer hastalarında kısmi bir etkisinin olduğu gösterildi.”
Bu iki önemli çalışma ile birlikte, ilaçların kısmi denebilecek klinik etkisi göz önüne alındığında, Alzheimer hastalığı tedavisinde farklı bir döneme girildiğinin altını çizen Prof. Dr. Bilgiç, tedavideki yeni gelişmelerin yarattığı tartışmaları da aktardı. Özellikle beyinde biriken amiloid proteinin zararlı bir karakterde olmadığını düşünen çevrelerin ilacın onaylanmasına tepki gösterdiklerini belirten Prof. Dr. Bilgiç, bu protein ve hastalık arasındaki ilişkinin ortaya konmasıyla tartışmaların da sona ereceğini belirtti. Bu hararetli tartışmalar devam ederken Dünya Alzheimer Kongresi’nde “masitinip” isimli başka bir ilacın daha faz 3 çalışmasının olumlu sonlandığı duyuruldu. Prof. Dr. Başar Bilgiç tüm bu gelişmelerin Alzheimer hastalığı ile ilgili son yıllardaki en önemli gelişmeler olarak sayılabileceğini belirtti.
Basın toplantısına katılan Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı Nurettin Tan, “Şişli Belediyesi olarak Türkiye Alzheimer Derneği ile birlikte hayata geçirdiğimiz Şişli Gündüz Yaşam Evi’nin her zaman destekçisi olduğumuzu belirtmek isterim. Çok kutsal bir görev yapıyorsunuz. Ben de sizlerle olmaktan çok mutlu oldum. Hocalarıma, sağlık ekiplerimize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum” diyerek desteklerini iletti.
Ülkemizin en önemli dernekleri arasında yer alan Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu ise toplantıda yaptığı konuşmada bunama hastalarına bakım veren kişilerin pandemi sürecinden nasıl etkilendiği hakkında bilgiler verdi. Bu sürecin hasta yakınlarındaki stresi daha da artırdığını belirten Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “Özellikle hastalığı ileri dönemde olan Alzheimer hastaları ve yakınları, Kovid-19 döneminde daha belirgin stres artışı yaşadılar. Hastaneye gitmek risk taşıdığından rutin muayeneler aksadı ve hastaların özellikle fizyoterapiyi aksatmaları sebebiyle hareket kabiliyetleri belirgin olarak azaldı” şeklinde konuştu.
Yapılan çalışmalarda pandemi döneminde hasta yakınlarının %92’sinde stresin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Kulaksızoğlu, hastaya dışardan Kovid-19 taşıma korkusu, hastayı dezenfeksiyon ve izolasyon kurallarına uydurmaya çalışmakta zorlanmanın stres yaratan başlıca faktörler olduğunu belirtti.
Toplantıda hava kirliliğinin Alzheimer üzerindeki etkisi ile ilgili konuşan Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Türker Şahiner, önemli veriler paylaştı. Dünyada giderek artan hava kirliliğinin bunama hastalığı için ciddi bir risk faktörü olduğunun bilimsel olarak gittikçe daha çok kabul gördüğünü vurgulayan Prof. Dr. Şahiner, Dünya Alzheimer Kongresi’nde bu konuda sunulan ve 10 yılı aşkın süreli izlem sonuçları olan bir çalışmayı aktardı:
“Bu araştırma; motorlu araçlardan kaynaklanan zehirli gazlar (NO2) ve havada asılı kalabilen çok küçük parçacıkların (PM 2,5) düzeyini en az 10 yıl olacak şekilde düşük tutabilirsek, Alzheimer hastalığı riskini %14 azaltabileceğimizi gösterdi. Benzer bir şekilde Fransa’da yapılan bir başka çalışma ise sadece çok küçük parçacıkların (PM 2,5) havada azalması ile tüm bunamaların %15 düzeyinde azaltılabileceğini gösterdi.”
Havada salınan zehirli atıkların kan-beyin bariyerine bağlanarak beyinde mikrobik olmayan bir iltihabi reaksiyona neden olduğunu ve Alzheimer hastalarının beyninde biriken Beta-Amiloid protein düzeylerini yükselttiğini belirten Prof. Dr. Şahiner, “Tüm bu sonuçlar, bunama riskimizi düşürmek için temiz hava solumamız gerektiğini ve içten yanmalı motorların yerine elektrik motorlarının kullanılması ve çevreci enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiğini göstermektedir” mesajını verdi.
Son iki yılda Alzheimer tanısını kolaylaştıran önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Topçular, şunları söyledi:
“Alzheimer hastalığının tanısında hali hazırda beyin-omurilik sıvısı belirteçleri kullanılmakta. Bu berrak sıvıya ulaşmak için lomber ponksiyon ismi verilen bir girişim gerekmekte ve bu da bu tanısal yöntemin yaygınlaşması ve kullanılmasını sınırlayan en temel etken. Bu nedenle günümüzde özellikle serumdan yani kandan yapılan testler ile hastalığı tanıyabilmek ve seyrini takip edebilmek için çalışmalar sürüyor ve son iki yılda bu alanda önemli gelişmelere tanık olduk. Bu alanda en öne çıkan yöntem ise hastaların serumlarında Tau ismi verilen proteinin düzeylerine bakmak.”
Bunların dışında nörofilament adlı proteinin kanda saptanması da özellikle hastalık ayırıcı tanısı ve seyri için önemli bilgiler sağladığını belirten Prof. Dr. Topçular, yakın dönemde hastalığın tanısı aşamasında bu yöntemlerin yaygınlaşmasını beklediklerinin altını çizdi.
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Nil Tekin ise yaşlı nüfusu giderek artan Türkiye’de demans hastalıklarına yönelik bir ulusal stratejik plana gereksinim duyulduğunun altını çizdi.
Demans hastalığından korunma, erken tanı, bilgilendirme, kaliteli bakımın sağlanması, hastanın ve ailelerinin yaşam kalitesinin arttırılması için verilecek destek hizmetlerini içeren planlamaların gerekliliğine vurgu yapan Doç. Dr. Tekin, konu ile ilgili yaptıkları çalışmayı şöyle aktardı:
“Ulusal Stratejik Plan Çalışması ile hastalık bilincinin arttırılarak, ülkemize özgün yaklaşımların ortaya konabilmesi, ulusal eylem ve etkili değişim oluşturulmasının sağlanması amaçlanmıştır. Bu amaç dâhilinde Türkiye Alzheimer Derneği Demans Çalışma Grubu tarafından hazırlanan çalışma raporu Ekim 2020 itibariyle ilgili kurumlara sunulmuş olup iş birliği süreçleri devam etmektedir.”
Pek çok hastalıkla ilişkisi tartışılan Kovid 19 enfeksiyonunun, Alzheimer hastalarını ve insan beynini olumsuz etkilediğini dile getiren Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Bedia Samancı, konu ile ilgili yapılan araştırmaları aktardı.
İleri yaşta özellikle ek hastalığı olanlarda Kovid-19 enfeksiyonunun daha ağır ve ölümcül seyrettiği pek çok çalışma ile gösterildi. Demans hastalarının da bu nedenle Kovid-19’dan oldukça etkilendiğini belirten Dr. Samancı; hastaların pandemi döneminde ihtiyaç duydukları ve alıştıkları sosyal ortamdan izole olmalarının ve pek çoğunun sosyalleşme için kullanılan teknolojik gereçleri kullanamamasının olumsuz etkisi olduğunu dile getirdi. “Bu durum demans hastalarının içe kapanmalarına neden olmakta, kognitif ve davranışsal açıdan kötüleşmelerine yol açmaktadır. Bu nedenlerle demans hastaları ve hasta yakınlarına zamanında ve uygun sağlık desteği ve psikolojik desteğin sağlanması, enfeksiyonun kontrol altına alınabilmesi için aşılanmaları büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuşan Dr. Samancı, sözlerine şöyle devam etti:
“Yakın dönemde New York Üniversitesi, Grossman Tıp Fakültesi’nde yapılmış olan bir çalışmada, nörolojik semptomları olan ve hastanede tedavi gören Kovid-19 enfeksiyonu hastalarında, nörolojik semptomu olmayanlara göre nöroinflamasyon ve nöron hasarı ile ilişkili plazma biyobelirteçlerinin anlamlı düzeyde yüksek olduğu bildirilmiş, bu biyobelirteç sonuçları Alzheimer hastalığı ile ilişkili serum biyobelirteç sonuçları ile korele bulunmuştur. Bu sonuçlara dayanarak araştırmacılar Kovid-19 enfeksiyonu olan ve eşlik eden nörolojik bulguları olan kişilerde Alzheimer hastalığı semptom ve patolojisinin hızlanabileceğini öne sürmüşlerdir. Ancak kesin sonuçlara varabilmek için daha fazla sayıda çalışmaya ve hastaların daha uzun dönem takibine gerek duyulmaktadır.”
Daha çok ileri yaş grubunu ilgilendiren bir diğer durum olan “Uzamış-Kovid” hakkında da bilgiler veren Dr. Samancı, birçok sağlıklı kişide Kovid enfeksiyonu sonrasında bellek bozuklukları, düşünme ve konsantrasyon güçlükleri, beyin sisi, yönelim kusurlarının görüldüğünü vurguladı.
Toplantıda Türkiye Alzheimer Derneği’nin pandemi sürecindeki faaliyetlerinden bahseden derneğin Genel Müdürü Füsun Kocaman ise şunları söyledi:
“Derneğimiz pandeminin başladığı Mart 2020’den başlayarak tüm hizmetleri çevrim içi mecralara taşımış, dijital iletişim yolları ve sosyal medya kullanarak hasta ve bakım verenlerine destek vermeye devam etmiştir. Bu destek Kovid-19 ve demans ile ilgili sağlık tedbirleri konularında bilgilendirme, pandemiye ilişkin kısıtlamalar, acil durum başvuruları, ekonomik/psikolojik yardım başvuruları gibi sosyal ve yasal konularda yönlendirmeleri içermektedir.”
Kocaman ayrıca, ‘Alzheimer Hastalığı ve Diğer Demans Türleri ile Kovid-19 Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları’, ‘Alzheimer Hastaları ve Bakımverenler için Kovid-19 Tavsiyeleri’, ’Alzheimer Hastalarıyla Evde Uygulanabilecek Etkinlik Rehberi’ başlıklı üç kitapçığın da hem derneğin hem de Avrupa Alzheimer Derneği’nin web sayfasında yayımlandığını sözlerine ekledi.
Bu süreçte hastaların iyi vakit geçirmesini ve bilgilenmesini sağlamak adına dijital araçlardan oldukça faydalandıklarının altını çizen Kocaman, ‘Dijital Çay Saati’, ‘Dijital Torun’ ve ‘Bana Bir Hikâye Anlat’ gibi yenilikçi uygulamalarla hastaları bu süreçte de yalnız bırakmadıklarının altını çizdi.